Sosyal hayatta yaşadığımız olaylar, karşımıza çıkan insanlar yaşamımızı zorlaştırabiliyor. Ayrılık, haksızlığa uğrama düşüncesi, değersizlik hissi kalp kırıklığına yol açabiliyor. Bu hissin kalbi gerçekten etkilediğini belirten Medicana Ataköy Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Seda Tanrıverdi Oluğ, “Japon bilim insanı Hiraru Sato tarafından keşfedilen ‘Kırık Kalp Sendromu’ boşanma, iflas, ayrılık gibi olumsuz yaşam olayları sonrasında ortaya çıkıyor. Tıbbi literatürde Takotsubo kardiomyopatisi olarak yer alan bu hastalık, ani stres kaynaklı kişinin kalp kasını hızlıca zayıflatan ve kalp krizine benzer bulgular ortaya çıkarıyor. Hastalık genellikle geçici ancak, geç kalındığında hayati tehdit oluşturabiliyor” dedi. Felce yol açabilen rahatsızlık, göğüs ağrısı, bayılma, göğüste baskı hissi, sol kolda uyuşma ve ağrı gibi belirtilerle kendini gösteriyor.
İnsan ilişkilerinin son derece zorlayıcı olduğuna dikkat çeken Oluğ, “Sosyal medya ve internetin etkileri, uzun çalışma saatleri, fazla sayıda insanla, kısa süreli ve yüzeysel ilişki kurma eğilimini artırırken, bir yandan da derin bağ kurma ihtiyacı cevap bulamayabiliyor. Ebeveyn, çocuk, eş/partner, arkadaşlık, iş arkadaşlarımızla kurduğumuz bağlar keyif verici olduğu kadar acı verici de olabiliyor. Kırık Kalp Sendromu’nun yanı sıra bilimsel araştırmalar kalp kırıklığı yaşadığımızda vücudumuzda kortizol adı verilen stres hormonunun arttığını; dopamin, oksitosin gibi keyif veren hormonların azaldığını gösteriyor. Böylece vücutta kas gerginliği, mide yanması, sindirim sorunları, baş ağrısı, nefes darlığı, iştahta artma ya da azalma gibi fiziksel belirtilere yol açabiliyor” diye konuştu.
Kalp kırıklığının etkilerini azaltmak için konuşmak, paylaşmak ve yazmak gerektiğini vurgulayan Oluğ, “Zihnimizi bir eve benzetirsek kalp kırıklığı ve neticesinde zihnimizi dolduran olumsuz düşünceleri de evimizin ortasına bir anda boşaltılmış bir eşya yığına benzetebiliriz. Her geçişte takıldığımız eşyalar gibi bu düşünceler de günlük hayatımızı etkileyebilir. Üzerine konuşmak veya yazmak eşyaları sınıflandırıp yerlerine yerleştirmek, işe yaramayanları atmak gibi beynin bu düşünceleri işlemesi ve anlamlandırmasına yardımcı olur” ifadelerini kullandı.
Kalp kırıklığına bağlı olumsuz düşüncelerin ve karamsarlık hissi depresyon, kaygı bozukluğu gibi ruhsal hastalıkları tetikleyebildiğini ifade eden Oluğ, “Gün boyunca kendinizi mutsuz veya endişeli, isteksiz, yorgun ve karamsar hissetme hali haftalardır sürüyorsa, eskiden keyif aldığınız aktiviteler artık size keyif vermemeye başladıysa, uyku ve iştah düzeniniz bozulduysa psikiyatrik destek alabilirsiniz” şeklinde anlattı. Oluğ, arkadaş ilişkileri, sosyal aktivite ve hobileri rutine katmanın önemine işaret etti.
İnsanların hassasiyetlerine vurgu yapan Oluğ, “Bir insanı hiç etkilemeyecek bir söz bir diğerini yıkabilir. Hassas noktalarımızı güçlendirmenin ilk adımı fark etmektir. Güvenilir insan kalmadı, tüm kadınlar çıkarcı veya tüm erkekler bencil gibi genellemeler, mevcut kırgınlığımızı dindirmeye fayda sağlamaz, aksine insan ilişkilerimizi de olumsuz etkiler. Farklı insanlarla sürekli benzer problemler yaşıyorsanız sizin farkında olmadan yaptığınız bir davranış kendinizi kırgın, mağdur ya da anlaşılmamış bir pozisyonda bulmanıza sebep oluyor olabilir. Böyle bir durum fark ettiyseniz psikoterapi desteği alabilirsiniz.”